Bizim kuşak için bir kitap setinden çok fazlasıydı Cin Ali. 70’ler, 80’ler hatta 90’larda okuma yazma öğrenen çocukların okul arkadaşı, oyun arkadaşı, ailesinden biri gibiydi.
Cin Ali ile ilk tanışmam 1976 yılında Samsun’da İstiklal İlkokulu’nda oldu. Okumayı öğrendiğim ilk günlerden itibaren neredeyse tüm hikaye kitaplarım halen kütüphanemdeyken, bir tek Cin Ali kitaplarımı saklayamamış olduğum için öyle üzgünüm ki. Muhtemelen çok narin olan bu kitaplar kardeşim de kullandıktan sonra fazla dayanamadı. Eskimiş olsalar bile saklardım esasında ne oldu nasıl oldu da bu günlere gelemediler bilemiyorum.
On yıllar sonra yaratıcısı Rasim Kaygusuz ve eşi Remziye Kaygusuz’un çocukların eğitimine adadıkları hayatlarını kendi çocuklarından dinlemek, Cin Ali Eğitim ve Kültür Vakfı, Cin Ali Kütüphanesi ve son olarak da Cin Ali Müzesi’nin kuruluşuna yakından tanıklık etmek.
Cin Ali’nin doğuş öyküsünü anlatmaya başlamadan önce yaratıcısı Rasim Kaygusuz’u tanımak daha doğru olacak sanırım.
“Cin Ali’nin Babası” Öğretmen Rasim Kaygusuz, 1926 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesine bağlı Yenikayı Köyü’nde doğmuş. 1944 yılında Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü, 1956’da Gazi Eğitim Fakültesi Pedagoji Bölümü’nü bitirmiş. Köyünün ilkokulunda öğretmenlik yapmaya başladığında henüz 18 yaşındaymış. Öğrencilerine sadece okuma yazma öğretmiyor; aynı zamanda tarımı, marangozluğu, elektrik teknisyenliğini, duvar yapmayı, su tesisatı döşemeyi de öğretiyor, onlara yaşamda ayakta kalmayı gösteriyormuş. Kendisi gibi çalışkan, mesleğine aşık Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği bir öğretmen olan ve ileride eşi olacak Remziye Alişan’la Zirkayı Köyü’ndeki Yetiştirme Yurdu’nda çalışırken tanışmışlar.
En çok birinci sınıf öğretmenliği yapmayı seven Rasim Öğretmen, öğrencilerine okuma-yazma öğretmekten büyük keyif alıyormuş. Birinci sınıflara 17 yıl boyunca öğretmenlik yapmasının ardından, çocukların okumayı öğrenmesine yardımcı olacak bir kitap yazmaya karar vermis ve bir süre sonra, hazırladığı kitap taslağını ilk olarak eşi Remziye Hanım’a ve kızları Nesrin ile Nevin’e okutmuş.
Kitabın adını Cin Ali koymuş, çünkü Cin Ali, Rasim Kaygusuz’un çocuklara okumayı kolayca öğretmek ve sevdirmek için hazırladığı hikâye kitaplarının çizgi karakteriymiş. İlk kitap en basit öyküleri içeriyor, iki-üç harflik sözcüklerden ve kısa hecelerden oluşuyormuş. Her kitap bir öncekinden zor, bir sonrakinden kolay olarak hazırlanmış.
1968 yılında yayınlanmaya başlayan Cin Ali kitapları, Rasim Kaygusuz’un daha önce tasarlayıp hazırladığı Çözümlü Alfabe, Oyunla Okuma Öğretimi, Resimli ve Hareketli Fişler, Çarpma ve Sayma Öğretimi gibi çalışmalarını tamamlayan çok başarılı bir seri haline gelmiş, kısa sürede tanınmış ve çok sevilmiş. Türkiye’nin her köşesine erişmeyi başaran nadir eserlerden biri olan kitaplar; televizyon ve gazetenin erişemediği uzak köylerde bile okunur olmuş. Bu sırada Rasim Kaygusuz hem öğretmenlik mesleğini sürdürüp, hem de kitapları tanıtmak için okulları dolaşırken, siparişleri hazırlamak, postaya vermek ve hesapları kontrol etmek gibi işleri yürüten eşi Remziye Hanım, Rasim Öğretmen’in en büyük yardımcısı olmuş.
Rasim Öğretmen, görev süresini doldurup emekli olduğunda Cin Ali Yayınları’nın Ulus’taki adresi aynı zamanda bir okul gibiydir. Rasim Öğretmen, Türkiye’nin her tarafından gelen öğretmenlere, okuma ve yazma öğretiminde daha başarılı olmanın yollarını öğretir ta ki 3 Aralık 1988’de aramızdan ayrılıncaya değin. Geride Cin Ali ile büyümüş milyonlarca çocuk vardır.
Rasim Kaygusuz’un aramızdan çok erken ayrılışı, yayınları ailesinin sürdürme çabası, sonrasında bir süreliğine telif haklarının yayınevine verilmesi, 2005 yılında okuma yazma öğretimi yönteminin değişmesi (tümden gelim yönteminden tümevarım yöntemine geçilmesi) Cin Ali’nin yayın hayatında kesintilere sebep olur.
Kaygusuz Ailesi yıllar geçse de Cin Ali ile ile büyüyen çocukların onu hiç unutmadıklarının ve gösterdikleri ilginin farkındadır. Cin Ali artık bir tür kültürel mirastır. Bu mirası gelecek kuşaklara aktarabilmek için ilk olarak Cin Ali Eğitim ve Kültür Vakfı’nı (http://www.cinali.com.tr/) kurarak yola çıkarlar. 2013 yılında Cin Ali kitapları ve eğitim materyalleri tekrar yayınlanır. Katıldıkları ilk kitap fuarından itibaren ilgi çok büyüktür. Bu süreçte yavaş yavaş müze fikride oluşur ve şekillenmeye başlar. Tabi beraberinde bir de kütüphane.
Kavaklıdere’de Bülten Sokak 32 numaralı binada faaliyetler öyle titiz ve araştırmacı bir çalışmayla devam eder ki, özel bir alan olarak kabul ettikleri müze hazırlığı tahmin ettikleri sürenin epeyce üstünde tamamlanır.
Binada müzeden önce ilk olarak seminer salonu, kafe ve dükkan açıldı, ardından kütüphane çocuklarla ve yetişkinlerle buluştu. Sırasıyla hepsinden bahsedeceğim. Son olarak da 1 Kasım 2019’da Cin Ali Müzesi kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Sizlere önce müzeyi anlatmak istiyorum. Tabi ki anlatmak yeterli olmayacak bu yazı sadece bir fikir verebilir. Eğer Cin Ali ile büyüyen çocuklarsanız eminim ziyaret ettiğinizde, müzede sadece Cin Ali değil okul araç gereçleri, sınıf, sıralar, önlükler pek çok şey sizlere tanıdık gelecek. Çağdaş müzecilik anlayışıyla her bir köşesi özenle hazırlanan müzede Rasim ve Remziye Kaygusuz Öğretmenlerin öykülerini, Cin Ali’nin çocuklarla buluştuğu ilk yıllarda okullarımızdaki eğitim materyallerini görmek mümkün.
Ankara’da yazılan ve Kaygusuzların yaşadıkları Bahçelievler Semti’nden gerçek hayattan betimlemelerle şekillenen Cin Ali’nin müzesinde Ankara ve Bahçelievler de unutulmamış, hatta Bahçelievler’de o yıllarda adı Filli Bahçe olan çocukların çokça gittiği çocuk parkı da.
Cin Ali Vafkı bütün bunların yanında kitaplar görme engelliler tarafından da okunabilsin diye bir de proje geliştiriyorlar. Müzede bu projenin ipuçlarını da görmerebilirsiniz. Herşeyi detaylıca anlatmak istemiyorum, biraz da sürprizler olsun.
Kütüphaneye gelince; çocuk kitapları ve eğitim araştırmaları konularına odaklanmış olan kütüphane, hem çocuklar hem de eğitmen ve araştırmacılar için zengin bir koleksiyona sahip.
Cin Ali Kütüphanesi’nde bu günlerde bir de yaratıcı yazarlık çalışmaları başladı. Benim de katıldığım bu çalışmada Prof. Dr. Gonca Gökalp ile yazarak, okuyarak, konuşarak çok keyifli yazılar üretiyor, öğreniyor, yeni ufuklara açılıyoruz.
Müze 1 Kasım2019’da açıldı ama okullardan randevulu olarak gelen çocuklarla müze eğitimi çalışmalar çok öncesinde başlamıştı. Üstelik vakfın kurucuları Cin Ali’nin ablaları Nesrin ve Nevin Ankara Üniversitesi Disiplinlerarası Müze Eğitimi Anabilim Dalı’ndan yüksek lisanslı olunca müzede sadece çocuklarla bir şeyler yapılmıyor, gerçek müze eğitimi yapılıyordu. Şimdilerde müzenin de açılmasıyla birlikte eminim eğitim çalışmaları daha da detaylanarak devam edecektir.
Cin Ali’nin bir de belgesel filmi çekildi. Belgeselde Cin Ali’nin ve Kaygusuz Ailesi’nin öykülerinin yanı sıra Köy Estitüleri ve Genç Cumhuriyet’in eğitim politikalarından da çok şey bulabilirsiniz.
Cin Ali günümüz çocuklarını yeni sürprizlerle eğitmeye ve eğlendirmeye devam ediyor. Birincisi düzenlenen 2019 Cin Ali Çocuk Şarkıları Yarışması çocukların dillerinden düşmeyecek şarkıları seçti bile.
Cin Ali Eğitim ve Kültür Vakfı’nın yetişkinler için de çeşitli seminer etkinlikleri var. Bazıları tematik konularda (mimarlık tarihi, sanat tarihi, arkeoloji, dinler tarihi, diller tarihi, resim ve heykel sanatı, müzik tarihi, dans ve bale tarihi, v.s.) 7-8 haftalık kapalı gruplarla gerçekleştirilen seminerler olduğu gibi bazıları da tek seferlik önceden kayıt olarak herkesin katılabileceği etkinlikler. Seminerler çoğu kez Cumartesi günleri gerçekleştiriliyor. Şöyle de bir özelliği var; seminer vermeye gelen konuşmacılar ilgili, nitelikli dinleyici grubundan ve ortamdan öyle etkileniyorlar ki, sonraki derslere bu sefer kendileri dinleyici olarak katılıyorlar. Çarşambaları ise sinema akşamı; özenle seçilmiş filmleri ücretsiz olarak seyretmek mümkün. Tabi ki film gösterimlerine taze çay ve kurabiyeler de eşlik ediyor.
Günümüzde kahve zincirlerinde özellikle genç nesil çok rahat işlerini, derslerini çalışabiliyorlar da benim için o tür ortamlar çalışmak için pek de uygun değil. Ama Cin Ali Kafe öyle mi? Ev yapımı kurabiyeler, her daim taze çay ve kahve eşliğinde huzur içinde çalışmak için harika bir mekan.
Binaların arasında adete gizli kalmış bahçesi de uygun mevsimlerde ayrı bir keyif. Müzenin bir de kedisi var, adı Safinaz. Safinaz bazen size otoparktan itibaren karşılarken bazen kafede bazen seminer salonunda Safinaz her yerde.
60’lı, 70’li yıllarda doğanlar anılarınızdaki Cin Ali hatıralık objelerle evinizde ve iş yerinizde sizlere eşlik etmeye devam etsin ya da çocuklarınızın, torunlarınızın ilk kitapları Cin Ali olsun isterseniz kafenin hemen yanında çok sevimli bir de dükkan var.
Yazımın başlığındaki soruya gelince “Cin Ali Şimdi Nerede?”
Cin Ali artık BÜLTEN SOKAK NO: 32 KAVAKLIDERE / ANKARA adresinde sizleri bekliyor.
Kaynak: http://www.cinali.com.tr/
Müze Ankara’nın en özgün müzelerinden. Detaylı bilgilenirmişsiniz. Harika.
BeğenLiked by 1 kişi