Kırşehir’in Kaman ilçesinde 1985 yılında Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından başlatılan çalışmalarda yüzey araştırmaları neticesinde eski yerleşim yerleri tespit edilmiş ve 1986 yılında Kalehöyük’te ilk kazı çalışmalarına başlanmış. 1998 yılında itibaren bölgede Altes Prens Takahito Mikasa’nın önderliğinde kurulan Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü tarafından yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları aralıksız devam etmekte.
1986 yılından itibaren kazı çalışmalarına devam edilen Kalehöyük haricinde 2009 yılında Yassıhöyük ve Büklükale’de de kazı çalışmalarına başlanmış.
Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü (http://www.jiaa-kaman.org/en/index.html) Japonya, Türkiye ve diğer ülkelerden gelen araştırmacıların birlikte çalıştığı bir bilim merkezi olarak; arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarını yürütmekte, kazı ve araştırmalardan elde edilen bilgileri ve eserleri inceleyerek yayınlanmasını sağlamakta. Enstitünün bir diğer amacı da genç arkeologlar ve müzeciler yetiştirmek. Bunun için arkeoloji, konservasyon ve diğer ilgili bilim dallarında kurslar düzenlenmekte; sepomzyum ve ve konferanslar gibi faaliyetler gerçekleştirilmekte. Enstitü binasında çok kapsamlı, uluslararası pek çok yayının ve koleksiyonların olduğu bir uzmanlık kütüphanesi, derslikler, konservasyon atölyeleri, fotoğraf stüdyosu ve seminer salonu mevcut. Araştırmacılar enstitüde aynı zamanda konaklayabiliyorlar. Çalışmalar sürdürülürken, çevrede yaşayan halka, Anadolu tarihi hakkında bilgi aktarılarak, tarihi miraslarına sahip çıkmalarını sağlamak da hedefleniyor. Kazı alanlarına ve enstitüyü bilgi edinmek için yerli ve yabancı okullardan öğrenciler ziyaret edebiliyor.
Kalehöyük, Kırşehir İli, Kaman İlçesi, Çağırkan Beldesi’nde yer almakta olup, 280 m çapında, 16 m yüksekliğinde, havadan yuvarlak, yandan trapezoid görünümlü orta boy bir höyük. Kazıyı Japon arkeolog Sachihiro Omura yürütüyor. Günümüze dek yapılan kazılarda höyükte dört kültür katı tespit edilmiş, bunlar yeniden eskiye doğru;

I.Kat (1a-1b evreleri olmak üzere) 15.-17.yy Osmanlı, Bizans ve Selçuklu Beylikler Dönemi, I.Kat ve II.kat arasında kalan ve M.S.15 yy ile M.Ö. 4yy arasında yer alan iskansız dönem, II. Kat (IIa-b-c-d evreleri olmak üzere) M.Ö. 12. yy.’dan M.Ö. 4. yy.’ın ikinci yarısına kadar süren dönemi kapsayan Demir Çağı, III.Kat (IIIa-b-c- evreleri olmak üzere) M.Ö.20.yy’dan 13.yy’ a kadar olan dönemi kapsayan höyükte tam tespit edilemesede Hitit İmparatorluk Çağı, Eski Hitit Krallık Çağı ve Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak görülür. Son olarak ise IV. Yapı katı (IVa-b evreleri olmak üzere) M.Ö. 2200-2000’e, yani Eski Tunç Çağı’na geçiş evrelerine tarihlendirilmekte.
Zengin kültür katlarına sahip Kalehöyük’te oldukça renkli buluntular da dikkati çekmekte. Bunlardan M.S.17.yy’a tarihlenen Çin’den ithal porselen ve Polonya sikkeleri Doğu-Batı ticaretini göstermesi açısından önemli. Aynı zamanda M.Ö. I.Bin ve II.Bin’e tarihlenen ithal mühürler de bu ticaretin köklerinin çok eski zamanlara dayandığını göstermekte. Höyükte bol miktarda çıkan çanak çömlek ve madeni buluntuların dışında Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’ne tarihlenen ve ekonomik özellik taşıyan kil tablet önemli buluntular arasında. Ayrıca bulunan eserler, Kalkolitik ve Neolitik Çağ’a ait tabakaların da açığa çıkartılacağını göstermekte.
Yassıhöyük, Kırşehir İli, Merkeze bağlı Çayağız İlçesi’nde yer almakta olup, Doğu-Batı yönünde 625m genişliğinde 13 m yüksekliğinde oval görünümlü yassı bir höyük. Yassıhöyük’te, yüzeyden toplanan malzemeler ve jeomanyetik veriler sonucunda Helenistik Dönem, Demir Çağı, Orta Tunç Çağı, ve Eski Tunç Çağı’na ait kültürler tespit edilmiş, jeomanyetik araştırmalar sonucunda höyüğün orta kısmında büyük bir yapı kalıntısına rastlanmış. Kazıyı Japon arkeolog Masako Omura yürütüyor.
Kazı çalışmaları sonucunda ele geçen buluntular değerlendirildiğinde 1. katın üç yapı katı içersinde tespit edilen mimari kalıntılar dışında özellikle madeni buluntular dikkati çekmekte. Küçük bir altın küpe ve spiral dışında, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bir benzeri bulunan hiyeroglifli kurşun levha ile fibulalar, okuçları ve iğneler ele geçen buluntular arasında. 2. kat ise özellikle mimari kalıntıları ile dikkati çekmekte. Mezopotamya mimarisini anımsatan avlu etrafı yapılaşmanın olduğu büyük bir saray kalıntısı ortaya çıkmasıyla birlikte, duvarların çoğunda kalın kil sıva kullanıldığı görülmüş. Ayrıca bu katta büyük bir yangın izine rastlanmış, iyi korunmuş kömürleşmiş ağaç hatıllar tespit edilmiş. Ele geçen mühür baskısı gibi küçük buluntular, Yassıhöyük’ün Asur ticaret Kolonileri Çağının erken safhalarına tarihlenebileceğini göstermekte.
Büklükale, Kırıkkale İli, Karakeçili İlçesi’ne bağlı Karakeçili Beldesi’nde Kızılırmak’ın en dar bölümlerinden birinde yer alır. Şimdiye dek yapılan kazılarda, 1. Kat: Osmanlı Dönemi, 2. Kat: Demir Çağı, 3. Kat: Geç Tunç Çağı, 4. Kat: Eski Tunç Çağı olmak üzere dört kültür katı tespit edilmiş. Özellikle 3.Kat buluntularından Anadolu’da ilk cam eser olabilecek cam şişe ve Hitit İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen çivi yazılı tablet önemli buluntular arasında. Alanda Geç Demir Çağı’na tarihlenen Helenistik Dönem malzemeleri de tespit edilmiş. Kazıyı Japon arkeolog Kimiyoshi Matsumura yürütüyor.
Büklükale kazılarında bulunan beyaz mermerden panter başı oldukça dikkat çekici. Panter başının göz kenarları altınla çevrilmiş ve içerisi lapis lazuli ile doldurulmuş. Ayrıca baş kısmının tamamına, delikler açılarak bu deliklere egyption blue denilen madde yerleştirilmiş. Panter başının altında bulunan köşeli bronzdan ötürü bu bronz ile bir yere bağlandığı düşünülmekte.
Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi (http://www.jiaa-kaman.org/en/index.html)
Kazılarda çıkarılan eserleri yerinde sergileme ihtiyacını karşılamak üzere Japon hükümetinin “kültürel mirası koruma programı” kapsamında verdiği hibe ile 2008 yılında inşaatına başlanan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi 2010 yılında açılmış.
Müze enstitü ve kazı alanıyla birlikte bir bütün oluşturması sebebiyle Türkiye’de tek örnek. Höyük şeklindeki mimarisi Kalehöyük’ten esinlenilerek yapılmıştır. Müze tasarımında Kalehöyük kazılarından çıkan buluntuların sergilenmesi amacı güdülmüş ve bu amaç kadar, höyük kazısında kullanılan özel yöntemlerin de ziyaretçilere anlatılması amaçlanmış. Arkeologların, eski eser ve mimari kalıntıların ortaya çıkarılması için höyük üzerinde, 10 x10m boyutlarında açtıkları açmalar müzenin açık sergi alanında görülmekte.
Müzede, çoğunlukta Kaman-Kalehöyük eserlerinin sergilenmesinin yanı sıra, Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü tarafından Büklükale ve Yassıhöyük kazılarından çıkarılan eserler de sergilenmekte. Demir Çağı, Hitit ve Asur Ticaret Kolonileri dönemlerine ait eserlerin ağırlıkta olduğu müzede; Eski, Orta ve Geç Tunç Çağları, Demir Çağı ve Osmanlı Dönemi’ne ait eserler bulunmakta.
Halen kazıların sürmesi ve en alt tabakalara henüz inilememesi sebebiyle eserlerin sergileniş biçiminde diğer müzelerden farklı olarak, en üst tabakadan alt tabakalara doğru inen kronolojik sistem uygulanmış.
Osmanlı Dönemi’ni anlatan maket ve Kaman Kalehöyük’ün 1/100 oranında küçültülmüş, içinde LED aydınlatma sistemiyle kültür katlarını gösteren birebir maketi bilgileri detaylandırır, pekiştirir nitelikte. Aynı zamanda ziyaretçiler seramik kasaları sayesinde, içlerindeki seramik parçalar aracılığıyla tarihe dokunabiliyorlar. Bu uygulama özellikle çocuk ziyaretçilerin çok ilgisini çekiyor. Bazı mühürlerin üç boyutlu gösterimini yapan ekran, Hitit İmparatorluk Çağı’nda ve Demir Çağı’nda Kalehöyük’teki yaşantıyı anlatan ekranlar ve girişte yer alan etkivizyon sistemi, müzenin teknolojik gelişmeleri de takip ettiğinin göstergesi.
Mikasanomiya Anı Bahçesi, Kalehöyük kazı çalışmalarının açılışında Altes Prens Takahito Mikasa anısına ve bölge halkına rekreasyon alanı yaratmak amacıyla yapılmış. Bu bahçe Japonya sınırları dışında bulunan en büyük Japon bahçelerinden biri olup, peyzaj ile çevrelenmiş bir göle sahip. Bahçede Yatsuhashi, Mor Salkım Çardağı, 13 Katlı Pagado, Kameriye, Üç Ayaklı, Taş Fener ve Kuyu gibi bölümler yer almakta. Her mevsimde ayrı güzellikte olan Japon bahçesinde sakura (süs kirazı) türlerini özellikle ilkbaharda görmek ayrı bir güzel.

Son olarak Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi’nin bahçesindeki boğa heykelleri. Anadolu mitolojisindeki Hurri (gece) ve Şerri (Gündüz) adlı ikiz boğalar Hititler’de de kutsal sayılıyor.

Kaynaklar
Japon Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (2019) http://www.jiaa-kaman.org/en/index.html adresinden 31.07.2019 tarihinde erişilmiştir.
Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi. (2019). http://kalehoyukarkeolojimuzesi.gov.tr/tr/ adresinden 31.07.2019 tarihinde erişilmiştir.
Matsumura, K. (2014). 36.Kazı Sonuçları Toplantısı 3. Cilt (02-06 Haziran 2014 Gaziantep). T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü.
Ünsal, V. (2012). Kırşehir’in Tarihi Coğrafyası II (M.Ö. 2. Ve 1. Bin Yılı). The Journal of Academic Social Science Studies (JASSS),5(8), 1231-1245.
Özellikle en az üç kez gezmişliğim var. İyi tariflenmiş ve anlatılmış paylaşım olmuş. Elinize sağlık. Öte tarafdan Ankara’a ve diğer bazı büyük şehir belediyelerine yakın olması sebebiyle mutlaka zaman ayrılıp gidilip görülmesi gereken bir müze. Hele gerçek anlamda görebileceğimiz ülkemizdeki nadir Japon kültürünün özelliklerini taşıtan bahçesi ve çevresi ilham verici her mevsim.
BeğenLiked by 1 kişi
Merhaba Özlem Hanım,

“beyaz mermerden panter başı” olarak nitelenen objenin, ışık geçirgenliğine bakılırsa alabaster malzemede imal, “başının altında bulunan köşeli bronzdan ötürü bu bronz ile bir yere bağlandığı düşünülmekte” ibaresine istinaden antik Mısır’dan ithal edilmiş bir krem kutusu kapağı parçası olabilir mi?
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Alabaster
BeğenBeğen