Ankara Kumbaram Sergisi: Müze Eğitimi Örneği

Küratörlüğünü seramik sanatçısı Füsun Kavalcı’nın yapmış olduğu Ankara Kumbaram Sergisi 7 Ekim tarihinde Çankaya Belediyesi Fikret Otyam Sanat Merkezi’nde açıldı. Kavalcı altı kuşak öğrencilerinin eserlerinden oluşan serginin doğuşunu şöyle anlatıyor:

“Bazen gazetedeki bir fotoğraf, bazen bir an, bazen çocukluk, bazen geçmiş zaman, bazen gelecekteki bir hayal, bazen yaşadığın şehir, bazen bir cümle, bazen bir şiir, bazen okuduğun bir kitap ve bunların sendeki izleri bir sanatsal projeye zemin hazırlar. Müze Kumbaram’a öğrencilerimle ziyaretimizde; müze ekibinin, klasik müze anlayışından çok farklı, sıra dışı yaklaşımı ve ilerinin çağdaş müze bakış açısına güzel bir örnek olan, bizlerle yaptığı etkinliğin… bendeki izi… Ankara Kumbaram sergisine vesile oldu.”

Serginin düzenlendiği Çankaya Belediyesi Fikret Otyam Sanat Merkezi küresel salgın döneminde kapılarını açmıştı. Bu sebeple olsa gerek Ankaralı sanatseverler tarafından henüz yeterince bilinmiyor. Biraz da konumunun etkisi var bu durumda. Sanat merkezi Ankara-Eskişehir karayolu üzerinde Yaşamkent’e varmadan Başkent Üniversitesi girişinin tam karşısında yer alıyor. Henüz yeterince bilinmese de Çayyolu, Ümitköy ve Yaşamkent sakinlerinin potansiyeli, Başkent Üniversitesi’ne çok yakın, Çankaya Üniversitesi’nin  ise güzergahı  üzerinde olması gibi özelliklerinden dolayı sergiler arttıkça bilinirliğinin de artacağı kaçınılmaz. Nitekim Ankara Kumbaram Sergisi’nin açılışındaki yoğun ilgiden bunu tahmin etmek mümkün.

Serginin içeriğine geçmeden Müzemiz, Müze Kumbaram bu serginin neresinde biraz ondan bahsedebilirim. Başta Füsun Kavalcı’nın sergi metninden yaptığım alıntıda da bahsi geçtiği üzere her şey bir müze ziyaretiyle başladı.

Şimdi bu bölümü birinci ağızdan yazalım. 2022 Mart ayında Füsun Kavalcı Hacettepe Üniversitesi seramik bölümündeki öğrencileriyle Müze Kumbaram’ı ziyaret etmek istemişti. Müze ekibi olarak çok mutlu olduk. Önceliklerimizden müze eğitimi muhakkak bu ziyaretin bir parçası olmalıydı. Öyle de oldu. Hemen katılımcı profiline uygun eğitim etkinliği hazırlandı. Önce birinci sınıf öğrencileri geldi. Bir kaç gün sonra da üçüncü sınıflar…

Ziyaretin her aşamasında Füsun Hocamızın farklılıklarımıza vurgu yapması ve beğenisini duymak, çağdaş müzecilik yapmak üzere çıktığımız yolda ziyadesiyle yüreklendiriciydi. Sonra müze ekibi, hocamız ve öğrenciler olmak üzere herkesin mutlu mesut tamamladığı ziyaretlerin ardından aylar geçti. Füsun Kavalcı’yla bir buluşmamızda müthiş bir sürprizi vardı. Müzemizi ziyaretlerinden sonra bir karar vermiş ve öğrencilerine dönem sonu ödevi olarak kumbara çalıştırmıştı. Kimi sadece desen çalışmış kimi seramik. Bazıları ise hem desen hem seramik…

Peki konu ne? Ankara… Ankara denilince akla gelenler; ortak simgeler, mekânlar, nesneler, duygular ya da kıyıda köşede kalmışlar…

Müze eğitimi bunun neresinde? Hatta bilmeyenler için müze eğitimi de ne ki?

En basit ifadeyle müze eğitimi; müzeleri, ören yerlerini, galerileri ve benzer alanları okul dışında öğrenme ortamları olarak kullanmak, sergilenenler ya da deneyimlenenler üzerinden öğrenmek, öğretmek, gelişmek, geliştirmek. Müze eğitiminin kazanımları kalıcı kılabilmek için de aşamalarını doğru kurgulamak… Mesela müzeye gitmeden bilgilenmek önemli; nasıl bir müze, neler var, neler oluyor gibi. Ardından müze öncesiyle müzede gerçekleştirilen etkinlikleri pekiştirmek, müzede keyifli, kalıcı bir deneyim yaşamak. Hacettepe Üniversitesi’nden gelen öğrencilerle bu aşamaları bire bir yaşamıştık. Müze sonrası dediğimiz, ziyaretçi okul grupları tarafından ihmal edilebilen son aşama da bu sefer dört dörtlük gerçekleşmişti. Müze sonrasında bir okul dönemine yayılan proje, desenler ve kumbaralar.

Hepsi çok etkileyici bu çalışmaların temasının Ankara olması da ayrı bir değer. İşte tam da bu sebepten 13 Ekim’de Ankara’nın Başkent Oluşunun 99.yılı kutlamalarına çok yakıştı bu sergi. Geçmişten gelenler, Cumhuriyet’le öne çıkanlar, sahip çıkmayı ihmal edemeyeceklerimiz, Ankara’nın simgesi olmuş olanlar… Ne çok şey varmış meğer. Sergide yan yana görünce anlıyor insan. Ankara’nın armudu, çiğdemi, Ayaş’ın domatesi, Beypazarı’nın sodası, Gölbaşı’nın sevgi çiçeği, Kelecik’in üzümü, Hititler, Frigler, Papazın Bağı bile var. Ve tabi ki Anıtkabir… Bunlar sadece bazıları…

Müze eğitiminden çıkan  bu sergi aynı zamanda müze eğitimlerine de ev sahipliği yapıyor. İlk olarak Çankaya Belediyesi Oyun Evlerinden miniklerle başladık. Okul öncesi gruplar. Okuma yazma bilmiyorlar ama sergiyi ilgiyle gezdikten sonra resimleriyle anlatıyorlar Ankara’yı.

Bazen ailelerini de getiriyorlar. İki kuşak birden gezmiş oluyor sergiyi.

Sanatçılardan birisinin eserine “Kumbaram Ankara’da dost biriktirir” ismini vermesi gibi, çoluk çocuk, genç yaşlı her geçen gün artan ziyaretçileriyle bu sergi Ankara’da dost biriktiriyor, Ankara dostlarını biriktiriyor.

Üniversitelerden konuklarımız olacak. Hacettepeli seramik sanatçılarının hazırladıkları sergi Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden öğretmen adaylarını ağırlayacak. Hem deneyimleyip hem de müstakbel öğrencileri için eğitimler hazırlayacaklar. Sergi aynı zamanda tüm müze eğitimcilerine açık. Etkinlik takvimine uyarak kendi katılımcıları ve eğitim paketleriyle de mekânda çalışabilirler.

7 Kasım 2022 tarihine kadar devam edecek. Bekleriz…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close