Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi: Yenileme Öncesi Müze Eğitimi ve Bugün

2018 yılında, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin yenilenmek üzere kapanacağını öğrendiğimde, yüksek lisans tezimi yazıyordum. Bu yapı hazırladığım müze eğitim paketinin sekiz modülünden birisiydi. Tüm modüllerde mimarlık bölümü öğrencileriyle pilot uygulamalar yapmam, sonuçlarını değerlendirmen gerekiyordu.

Madem kapanacaktı, acilen müzedeki etkinlikleri gerçekleştirmeliydim. İçerikler neredeyse hazırdı. Hızlı bir çalışmayla tamamladım. Gerekli izinleri aldım. Sıra öğrencilerin organize edilmesine geldi. Eğitim modülünü deneyimlemek üzere Atılım Üniversitesi öğrencilerinin takvimi uydu.

Kapanıştan dört gün önce, 11 Nisan 2018 günü gençlerle müzenin girişinde buluştuk. Müze öncesi okullarında biraraya gelmiş, anket çalışması yapmış, kendilerine müze ile ilgili de bazı dokümanlar dağıtmıştım. Bahçede İbrahim Çallı Heykeli’nin bulunduğu alanda tanışma ve ısınma oyunları oynadık. Heykeli biraz inceledikten sonra, binanın önünde yer alan Resim Heykel Müzesi ve hemen yanındaki Etnografya Müzesi’nin mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu’nun büstüne geçtik. Koyunoğlu ile ilgili kısa bir bilgi paylaşımın ardından, müze eğitimi çalışmalarına devam etmek üzere içeri girdik.

Arif Hikmet Koyunoğlu’nun hem projesini hem de inşaatını gerçekleştirdiği bina 1930 yılında tamamlanmış. Başlangıçta Türk Ocakları Merkez Binası olarak planlanan yapı 1932 yılında Ankara Halkevi olarak hizmet vermeye başlamış. 1980 yılından itibaren ise Ankara Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılmakta. İleride ayrı bir yazıda binanın başlangıçtan günümüze tasarım ve dönüşüm süreçlerinden daha ayrıntılı bahsetmeye çalışırım.

Giriş katındaki salonu gezdikten sonra ikinci kata Şark Odası’na çıktık. Bu mekanda, sergilenen özel eşyalarından yola çıkarak Hikmet Koyunoğlu’nu tanımaya çalıştık. Öğrencilerden Atatürk’ün bizzat yakından ilgilendiği bu salonun tabandan tavana, tüm mimari detaylarını incelemelerini istemiştim. Sonrasında aldıkları notlar üzerinden gerçekleştirilen etkileşimli paylaşımların, mimarlık eğitimine henüz başlamış birinci sınıf öğrencileri için ufuk açıcı olduğu düşüncesindeyim.

Kapatılan ve mühürlenen Osman Hamdi Bey ve Fikret Mualla Salonları’na giremediğimizi hatırlıyorum. İkinci etkinliğimiz “U” şeklinde bir rota izlereyerek gezdiğimiz salonların şematik olarak planını çıkartmak üzerineydi. Yarım saat sonra rotanın bitimindeki Devrim Erbil tabloları önünde buluşmak üzere ayrılmıştık.

Mimarlık birinci sınıf öğrencilerinin hazırladıkları eskizler meslek pratikleri adına önemliydi. Ardından Erbil’in “Anadolu İzlenimleri” adlı tablosu üzerinden oynadığımız figür bulma oyunu ise hem eğlenceli hem de öğreticiydi.

2018 yılında Resim Heykel Müzesi’nde yapmış olduğumuz çalışmayı biraz uzun anlatmış olabilirim. Esasında mümkün olduğunca özetlemeye çalıştım. Öğrencilerle müzeden önce yaptıklarımız, müzeden sonra ilerleyen günlerde hazırlayıp gönderdikleri çalışmalar, çalışma ile ilgili onların yorumları ve benim bulgularımdan bahsetmesem de ülkemizde bilinirliği çok da yaygın olmayan “müze eğitimi çalışmalarına” gerçekleştirilen bu örnek üzerinden bir parça değinmek istedim.

Sadece çocuklarla değil bebeklik çağından, ileri yaşlardaki yetişkinlere, farklı profillerden bireylerle, türünü ayırmaksızın her müzede eğitim çalışmaları yapılabileceğini savunarak şimdilik bu konuya ara verecek olursak, biraz da restorasyon sonrası Resim Heykel Müzesi’nden bahsetmek isterim.

Mesela müzede ne gibi değişiklikler olmuş?

İlk değişiklikle girer girmez karşılaşıyoruz. Artık girişler ücretli… Varsa, Müzekart ile giriş yapabilirsiniz.

Giriş katta sağda yer alan salon müze binasının ve müzenin tarihçesini anlatmak üzere, kronolojik sergi mazlemeleri ve tarih şeritleriyle hazırlanmış. Bu bölümde müzenin koleksiyonundan bazı eserlere de yer verilmiş. Hemen dikkatimi çeken daha önce üst kata çıkan heybetli merdivenlerin sahanlık duvarında sergilenen Fausto Zonaro’nun “Genç Kız Portresi” adlı eseri. Müze koleksiyonuna ilk kaydedilenlerden olan eser artık bu salonda sergileniyor.

Salonun hemen yanında geçmişte idari ofisler olarak kullanılan bölümler yeni baştan düzenlenmiş. Burada müzenin mimarı Arif Hikmet Koyunoğlu için de bir bölüm hazırlanmış. Daha önce Şark Odası’nda sergilenen özel eşyaları bu bölüme alınmış.

“Şark Odası” deyince, onun da adı değişmiş “Türk Odası” olmuş.

Üst katta ismini ressamlardan alan salonlar yeniden düzenlenmişler. Artık salon ismi ile birlikte o salonda hangi dönemlere ait eserlerin sergilendiği de belirtiliyor. Oldukça köklü düzenlemeler var. Sanat tarihi uzmanı olmayınca tek seferde özümsemek mümkün değil. Hele de maskeler ve mesafalerle… Tekrar tekrar gelip incelemek için güzel bahaneler…

Gözüm hemen Fikret Mualla’nın tablolarını arıyor. “U” şeklinde gezilen rotanın tam dönüşünde buluyorum. Müzenin bütününde sergilemeye ilave edilmiş başka eserler var mı henüz fark edemedim ama bu noktada güzel bir sürpriz ile karşılaşıyorum. Fikret Mualla’nın daha önce müze katoloğunda yer alan fakat sergilenmeyen tablosu “Balon Satan Kadın” depodan çıkarılmış. Çok mutlu oluyorum. Geçmişte bu müzede çocuklara etkinlikler tasarlarken bu eser dikkatimi çekmiş, sergilenmediğini fark etmiştim.

Müzede daha önce sergilenmeyen hangi eserler teşhire çıktı, kaldırılan eserler var mı? Bu birbuçuk saatlik ilk ziyarette hepsini tespit etmem mümkün olmuyor.

Müzenin yeni halini nasıl buldun derseniz?

Yenilenmiş. Temennim ve  beklentim çok ama çok yüksekti. Başkent Ankara’da sanat tarihimize yön veren nadide kimliklerin eserlerini barındıran Devlet Resim Heykel Müzesi, üç yıllık çalışmanın ardından kusursuz hazırlanmış olmalıydı. Çalışmalar ilgili tüm disiplinlerden uzmanların katılımıyla mega titizlikte tamamlanmayı gerektiriyordu.

Peki mesela; bazı tabloların tamamını ancak yer değiştire değiştire görebildiğimiz patlayan ışıklar ve okumakta güçlük çekilen, yere çok yakın künye bilgilerine ne demeli? Galiba bir şeyler biraz aceleye gelmiş olmalı. Malum bir de çalışmaların son yılı pandemiye denk gelince… Umutluyum elbet giderilebilir eksiklikler.

Bir buçuk saat ayırabildiğim bu ilk ziyaretten sonra, ilk fırsatta tekrar gelmek üzere müzeden ayrılıyorum.

Kimbilir, gün gelir post-pandemide gençlerle bu müzede tekrar bir araya gelir, etkinlikler yaparız.

SANAT her daim  insan ruhuna ne de iyi geliyor …

Kaynak:

Uğur, Dengiz Özlem. (2019). Mimarlık Öğrencilerinin Yaşadıkları Kentin Tarihi Mekanlarını Müze Eğitimi Bağlamında Deneyimlemelerine Yönelik Eğitim Paketi: Ankara Örneği (Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi, 2019.

Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi: Yenileme Öncesi Müze Eğitimi ve Bugün” için 2 yorum

  1. Uyarıların dikkate alınmasını diliyorum. Ayrıca sergilenen eserlerin sayısının artmış olmasını da bekliyordum.

    Beğen

  2. Özlem Hanım çok teşekkürler, önceki çalışmalarınız gibi bu da çok güzel bir çalışma. Kutluyorum. Müzenin yenilenmiş halini görmeyi ben de arzu ediyorum fakat Pandemi nedeniyle cesaret edemiyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum, selam ve sevgiler.. Nevhiz Ercan

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.